DÜNYAYI DEĞİŞTİRMENİN YOLU
Bir medeniyetin seviyesini belirleyen şey teknolojik olarak hangi düzeyde olduğu değil, ruhsal olarak hangi düzeyde olduğudur. Henüz diğerleriyle savaşma güdüsünü aşamamış bir ülke, elde ettiği daha fazla teknolojiyi yine daha fazla yok etmek için kullanacaktır. Sonunda kendini de yok edene kadar...
Eğer dünyadaki ülkeler birbiriyle çekişmeyi bırakarak imkanlarını birleştirseydi, hiçbir teknolojik gelişme yaşamadan sadece bu “müttefik olma” fikriyle bile insanlık büyük bir çağ atlardı. Benzer şekilde, insanlığın başka gezegenlerde hayat kurabilmeyi başarabilmesi için ihtiyaç duyduğu asıl şey, daha ileri bir teknolojiye sahip olması değil, toplumsal olarak daha ileri bir medeniyet kurma niyetine sahip olmasıdır. Ve şöminesinin yanında roman yazan bir yazarın bu niyeti insanlığa kazandırma ihtimali, laboratuvarında deney yapan bir bilim insanına göre daha fazladır.
Şimdi eğer bu açıdan bakmayı denerseniz, “benim dünyaya ne katkım var ki” diye topluma sitem etmeden önce, sadece kişisel gelişiminizin çevrenizde oluşturduğu güçlü etkinin bile yaşamak için önemli bir neden olduğunu farkedersiniz. Ki bu dünyayı değiştirmenin gerçek yoludur: bir siyasi fikri yaymaya çalışarak değil; kendini değiştirerek, zaten onun bir parçası olduğun dünyayı değiştirirsin.
Eğer her şeyin enerjinin bir formu olduğunu ve her enerjinin de bir duygu ve düşünce frekansına hitap ettiğini anlarsanız, sadece nefes alarak bile dünyayı etkilediğinizi anlarsınız: aldığınız her nefeste gezegen size bir şey veriyor ve verdiğiniz her nefeste gezegen sizden bir şey alıyor.
Dünyada tezahür ettiğini gördüğünüz şeyi kolektif bilincin inanç ve arzusunun belirlediğinin bilinciyle, biyosferden havayı her içinize çektiğinizde, yaşamak istediğiniz realiteyi tasavvur ederek onu geri dünyaya verin. Bu gezegenle olan doğal bağlantı şeklinizdir. Onunla muhabbet etme şeklinizdir. Ve böylece siz dünyayı değiştirmek amacıyla bilinçli nefes alarak Gaia’dan bir şeyler talep etme yöntemini kullanırken, bir siyasi düşünce için oy kullanma yönteminden daha az ciddi bir yola başvurmuş olmuyorsunuz. Aksine siz, gerçekliğinizi yaratan asıl kaynağa bizzat başvurma cesaretini göstermiş oluyorsunuz.
Yorumlar
Yorum Gönder